7 Şubat 2012 Salı

SURİYE VE BEŞAR ESAD







SURİYE VE BEŞAR ESAD




ABD, Suriye'deki rejimi istememektedir.Suriye'nin en büyük destekçisi İran'dır.Süper güçlerden destek verenler ise Rusya ve Çin'dir.




ABD istediği için değil, biz müslümanlar olarak mazlumdan yanayız olaya farklı bakıyoruz.Bu nedenle zalim faşist yönetimin devrilmesini istiyoruz.Yerine hakkı üstün tutan adil, şeri bir yönetimin gelmesini istiyoruz.





En son Suriye, Humus'ta yönetime bağlı güçler tarafından yapılan katliam sonucu, yüzlerce kardeşimizin öldürüldüğü ve yine yüzlercesinin de yaralandığını öğrenmiş olduk.Ölü sayısı 400'e ulaşmış.



Beşar Esad babasının yolunda gitmektedir.




Beşar Esad bilindiği üzere Şia'nın bir kolu olan Nusayri mezhebindendir.Bu nedenle İran,Suriye'yi desteklemektedir.



Hama'da 40 bin müslüman katl edilmiştir.Bunlar ehl-i sünnet ve'l cemaattendir.Yani kısaca Sünniler katl edilmiştir






1982 yılında Beşar Esad'ın babası olan (Sosyalist Baas Partisinin lideriyken) Hafız Esad,Hama kentinde 40 bin kişiyi katl etmişti.Oğluda mübarek Kandil gününde aynı zamanda Hama'nın yıldönümünde Humus'ta 400 e yakın kişiyi tanklarla havan topları ve makineli tüfeklerle kadın çocuk demeden öldürmüştür.Babası gibi zalim acımasız diktatör biri.

"ZALİMLER İÇİN YAŞASIN CEHENNEM"




YAZAN:YUSUF AĞATÜRK (6-ŞUBAT-2012)






TÜRKİYE'DE DERİN DEVLET OPERASYONU






TÜRKİYE'DE DERİN DEVLET OPERASYONU




Avrupa'da bir çok ülkede 1950'li yıllarda ABD öncülüğünde Kominizm'e karşı Gladio yani Kontr Gerilla kurulmuş. Ülkemizde de aynı yıllarda kurulmuş olan Gladio Askeriyenin içinde Özel Hareket Dairesine bağlanmış.




Latince'de kılıç anlamına gelen Gladio sözcüğünü isim olarak kullanan örgüt, Amerikan ve İngiliz kontrgerilla örgütlenmesi olan Stay Behind tarafından 1952 yılında kuruldu. CIA tarafından yönetilen ve finanse edilen örgüt, 1956 yılında ABD ile işbirliği içinde, casusluk ve gerilla savaşı yapmak üzere örgütlendi. Sardunya'da örgütün ilk eğitim kampı kuruldu ve Kuzey İtalya'da 139 yerde silah ve mühimmat depoları oluşturuldu. Resmi adı Müttefik Koordinasyon Komitesi (Allied Coordination Committee) idi.




1956 sonrasında ikisi kadın 622 kişi ABD ve İngiliz gizli servisleri tarafından eğitildi. 1990 yılında Gladio'yu ortaya çıkaran soruşturmalar esnasında bu 622 kişinin grup liderleri oldukları, her bir grup liderinin belli sayıda kişiyi idare ettiği, böylece toplam sayının 15.000'e yaklaştığı ortaya çıktı.




Örgütün İtalya'daki adı Gladio (Kılıç) idi. Yunanistan'da B-8 ya da SheepSkin (Koyun Postu), Belçika'da SDRA-8, Hollanda'da NATO Command, Batı Almanya'da Gehlen Harekatı, Stay Behind ya da Sword, Avusturya'da Schwert, Fransa'da Rüzgar Gülü, İspanya'da Anti-Terör Kurtarma Grubu (GAL), İngiltere'de ise Secret British Network olarak bilindiği bu ülkelerin yetkililerince açıklandı. Örgüt, Türkiye'de Kontrgerilla olarak biliniyor.




Soruşturmaların ünlü yargıcı Felice Casson, gizli servis arşivinde yaptığı incelemelerde, 1972 yılındaki bir bombalamanın kesinlikle NATO destekli bazı gizli örgütlerce yapıldığı sonucuna ulaştı. Yargıç Başbakan Andreotti'nin bilgisine başvurdu, 1972'de bu olay tesbit edildiği için Başbakan örgütün varlığını kabul etti, ancak 1972'de kapatıldığını söyledi. Araştırmalara devam edilince Gladio'nun faaliyete devam ettiği ortaya çıktı. Eylemlerin en büyüğü 1980 Ağustos ayında Bologna tren istasyonunda patlayan bomba ile 85 kişinin ölümü idi.




İtalya'da 1969-80 arasında 4.298 terör olayı meydana gelmiştir. Yapılan soruşturmalar sonucu, bunların önemli bir bölümünden Gladio sorumlu gösterilmiştir. Bazı eylemleri bizzat yapmakla, bazısında patlayıcı ve silah sağlamakla, bazısında da tahrik ve yönlendirme yapmakla suçlanmıştır.




Avrupa Parlamentosu bile sorunla ilgili karar tasarısında şu sözlere yer vermek durumunda kalmıştır: "Avrupa Topluluğu'na üye pek çok ülkede gizli, paralel istihbarat ve silahlı operasyon örgütlerinin 40 yıldır var olduğu Avrupa hükümetleri tarafından ortaya çıkarılmıştır. Kırk yıldır bu örgütlerin demokratik kontrolden kurtulduğu ve NATO ile işbirliği halinde ABD gizli servislerince yönetildiği anlaşılmıştır."




Bir çok Avrupa devletinde Gladio tasfiye edilmiş.En son olarakta İtalya'da temiz eller operasyonu ile birlikte Gladio ve Mafya ortadan kaldırılmıştır.




Türkiye'deki Gladio yani Ergenekon hâlâ varlığını sürdürmektedir.



Türkiye'de derin yapılanma yani Askeriyenin içinde,devlet içinde devlet olan bir yasa dışı bir oluşumun dış bağlantılarıda var. Onlardan talimatlarda alıyorlar.Bu ülkeler İsrail ve ABD.


Eşref Bitlis,Uğur Mumcu suikastlarını, Madımak katliamı,Başbağlar katliamı,1978 yılı1 Mayıs Taksim katliamı,Çorum ve Maraş katliamını derin devlet yapmıştır.





Şimdi Ergenekon'dan tutuklanan ünlü kişilere bakalım. En başta eski Genel Kurmay başkanı İlker Başbuğ.


Başbuğ'un İsrail ziyaretini bilmeyen yok.Bu şahıs İsrail'de Ağlama duvarında dua ederken çekilmiş resmi var. Ayrıca aynı yerde yan yana dindar bir Musevi ile çekilimiş resmide var.



Daha sonra,tepkileri azaltmak için tedbir amacıyla Mescid-i Aksa'da namaz kılarken çekilmiş resimleride var.


Yaptığı basın toplantılarında ıslak imza için kağıt parçası demiş.Bulunan silahlar içinde boru demiş.Tutuklandığı zamanda savcıya yanlış anlaşıldım.Ben askeriyeye moral vermek için bunları söyledim dedi.



Tutuklanan bir başka ünlü kişi Yalçın Küçük. Y.Küçük tam bir iki yüzlü. APO'yla görüşmüş.Videosu var.APO'yu övüyor,iltifat yağmuruna tutuyor.

Başka bir videosunda PKK'nın Almanya kongresinde,PKK'yı öven konuşmaları var.Aynı kişi Türkiye'de değişik TV'lerde kendisini Ataürkçü,ulusalcı,solcu olarak göstermekte.




Ayrıca işin ilginç yanı bu şahsı koruyanda CHP başkanı K.Kılıçdaroğlu. Onunda videosu var.



Yine ünlü bir kişi Doğu Perinçek.Kendisini Türkiye'de ulusalcı,Ataürkçü,solcu biri olarak tanıtmakta.

Önceleri Maocuydu.Sonra PKK'yı desteklemeye başladı.2000'e doğru dergisi ve Aydınlık gazetelerinde yazıları çıktı.


Bekaa vadisinde APO'yu ziyaret ederken çekilmiş resimleri var.Ayrıca videosuda var.APO'ya çiçek veriyor.


Kendisi diyorki ben oraya gazeteci kimliğimle gittim ve röportaj yaptım.Ama videodaki konuşmaları hiçde öyle değil.


Ergenekocularla yani ulusalcı solcu sahte Atatürkçülerle,PKK'cıları iş birliği yaptığı ortada.


Şimdi kafama takılan sorular şunlar.28 Şubat sürecinde Askeriye,RP Sincan Belediye Başkanını içeri attırdı. Çevik Bir paşanı emriyle Sincan'da tanklar yürüdü.Yani fazla ileri gitmeyin darbe yaparız denildi.


Daha sonra bir başka komutan ismini hatırladığım kadarıyla Osman Özbek,Erbakan Hoca'ya basın toplantısı yaparak hakaret etti. Daha sonra özel Kuran Kursları kapatılmaya başlandı.

Hocayı iyice köşeye sıkıştırdılar.Hoca'da yıl sonunda istifasını verdi.Bir başka iddiada deniliyorki T.Çiller ile yapılan bir anlaşma gereği istifasını verdi.


Asıl önemli olan sorularım şunlar.


Darbeyi tankları yürüterek açıkça yapacaklarını gösteren Çevik Bir paşayı ve Erbakan Hoca'ya hakaret eden komutanı neden tutuklamıyorlar?


AKP'li anayasa profösörü Burhan Kuzu'ya, gazeteciler Çevik Bir'i sordular.O da dediki elinizde belge ve bilgi varmı? Var ise savcılığa başvurun dedi.


Yukarda belirttiğim gibi Sincan'da tankların yürütülmesini hemen bütün TV'ler gösterdi.

Ayrıca komutanların beyanatlarıda var.Bunlardan iyi belgemi olur?


Başta sayın Kuzu'ya ve AKP hükümetine soruyorum.Siz İ.Başbuğ'u tutuklarken birilerimi belgeleri toplayıp savcılığa başvurdu?




YAZAN:YUSUF AĞATÜRK (28-01-2012)


FRANSA VE BOYKOT





FRANSA VE BOYKOT




Biz Türk halkı olarak balık hafızalıyız. Her şeyi kısa bir sürede unutuyoruz.Emperyalistler ise hiç unutmuyorlar.



Yıllar önce Almanya'da Ermeni Soykırım Yasa Tasarısını çıkardı.Fakat ceza yasasını çıkarmadı.Belki ilerde Fransa'dan sonra Almanya'da ceza yasasını çıkarabilir.İsviçre'de hem Ermeni Soykırım Yasa Tasarısını çıkardı.Hemde ceza yasasını çıkardı.Ceza yasasını ilk çıkaran ülke İsviçre'dir.Sonuçta ne oldu onlarada sözde boykot uyguladık.Sonuç fiyasko. İsrail'ede uyguladık. Tabi hükümet olarak değil halk olarak,o da fiyasko ile sonuçlandı.



Hükümet ve halk olarak boykot konusında bütünleşemedik.Türk vatandaşlarının çoğu hiç boykot uygulamadı.Mesela İsrail'e açık maddi destek sağlayan ABD'nin Yahudi Coco Cola firmasını hala Türklerin büyük bölümü destekliyor. Hâla böcekten yapılan içinde alkol ve asit olan o zıkkımı içiyorlar. O nedenle biz Türk Milleti olarak boykot konusunda duyarsız,vurdum duymaz bir millet olduk. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın diyoruz. Ama o yılan bir gün gelip bizide sokarsa.O zamanda iş işten geçmiş olacak...



Fransa'da yaklaşık 300 bin Tük yaşıyor.Bunların büyük bölümüde çifte vatandaş.Diyelimki Fransa'da bir Türk bir Ermeni ile tartışmaya girse.Sonunda Türk deseki biz soykırım yapmadık.Ermenide hemen polisi arayıp Türk asıllı Fransız vatandaşı şikayet edip içeri attırsa.Bu adaletmidir? Bu haksızlık değilmidir?Hani nerde demokrasi? nerde özgürlük?



Fransız devriminin ilkelerinden özgürlük,eşitlik,adalet'e ters bir durum değilmi?





Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin Yahudi asıllı,aynı zamanda mason olduğu bir gerçek.Asıl amacı nedir? Neden böyle bir yasanın çıkmasını sağladı?diye düşünebiliriz.Asıl amacı Fransa'daki Ermeni oylarını almak değil,asıl amacı İsrail'e hizmet etmek.Çünkü bu görevi ona veren İsrail'dir. İsrail'in amacı bilindiği üzere Arz-ı mevud yani vaadedilmiş topraklara ulaşmak.O topraklar neresi? Nil'den Fırat'a kadardır(İsrail Parlementosunun giriş kapısının üstünde vaadedilmiş topraklar Nil'den Fırat'a kadardır, diye yazmakta)Yani bizim Güney Doğu Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgeside tehlikede.Emperyalist ve Siyonist İsrail bu toprakları ele geçirebilmek için PKK'yı bir zamanlarda Ermeni ASALA örgütünü kullanıyordu.İsrail sözde Kürtlere Güney Doğuyu,Ermenilerede Doğu Anadolu Bölgesini vermek istiyor.Bu vaat ile Kürtleri ve Ermenileri kandırıyor.Türkiye'den koparılacak bu toprakların bir kısmını geçici bir süre Ermenistan'a ve Kuzey Irak'ta kurulmuş olan sözde Kürdistan'a verebilir.Ama asıl amaçları bu toprakları onlardanda alıp BÜYÜK İSRAİL DEVLETİ ni kurmak. , bir gerçek



YAZAN:YUSUF AĞATÜRK (26-12-2011)

MUHTEŞEM YÜZYIL FİLMİ VE KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN HAZRETLERİ





"MUHTEŞEM YÜZYIL" FİLMİ VE KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN HAZRETLERİ



46 yıllık saltanatında sadece 1,5 yıl sarayda yaşamış,ömrü cihad meydanlarında at koşturarak geçmiş ve bu meydanlarda şehit düşmüş, evliya padişahlardan olan Kanuni Sultan Süleyman Hazretlerini,dizi filimde Haremden dışarı çıkmayan uçkuruna düşkün biri olarak gösteren bu dizi filmi protesto ediyoruz....



Kanuni Sultan Süleyman işlerini devrin şeyhüslamı(Şimdiki Diyanet Başkanı)Ebu Suud Efendiden aldığı fevalarla yaparmış.Şehit düştüğünde cenazesi götürülürken tabutunun arkasında küçük bir kutu taşıyorlarmış. Ebu Suud Efendi sormuş bu kutu nedir diye? Kutuyu açmış bakmışlar.

Kutuda Ebu Suud Efendi'nin verdiği fetvalar varmış.Ebu Suud Efendi bunun üzerine başlamış ağlamaya.Demişki: "Ey koca Sultan Süleyman sen kendini kurtardın bakalım ben Ahirette kendimi nasıl kurtaracağım?"



İstanbul’da güneşli bir günün sabahında Topkapı Sarayı’nın avlusunda bulunan Has Oda’nın kapısı açıldı. Uzun boylu genç bir adam arka bahçeye doğru ilerliyordu. Bu kişi, Avrupa’yı titreten, koca Akdeniz’i hâkimiyet altına alan Osmanlı Devleti’nin kudretli hükümdarı Kanunî Sultan Süleyman’dan başkası değildi. Devlet işlerinden vakit buldukça soluklanmak için arka bahçeye çıkar, ağaçları, kuşları, denizi seyrederdi.



O gün deniz, ağaçlar bir başka güzeldi, yalnız ağaçlardan birkaç tanesinin yapraklarının buruştuğunu fark etti. Hemen yanlarına yaklaştı ve eliyle tutup incelemeye başladı. Biraz sonra ağaçların neden buruştuklarını anlamıştı. Karıncalar sarmıştı o güzelim dallarını. Aklına bir çözüm yolu geldi. Ağaçları ilaçlatacaktı. Böylece ağaçlar karıncalardan kurtulacak ve rahat bir nefes alacaklardı. Fakat birkaç dakika daha düşününce bu fikrin o kadar da iyi olmadığını anladı. Karıncalar da can taşıyordu, ağaçları ilaçlatırsa onlar ölebilirdi. İşin içinden çıkamayacağını anlayan Kanunî, bu konuyu danışmak için hocası Ebussuud Efendi’yi aramaya koyuldu. Hocasının odasına gitti. Ama hocası odada yoktu. Hemen oracıkta bulduğu kâğıt parçasına kafasına takılan soruyu edebî bir üslupla yazdı ve hocasının rahlesi üzerine bıraktı.



Birkaç saat sonra hocası odasına gelmiş ve rahlenin üzerinde el yazısı ile yazılmış kâğıdı görmüştü. Eline hat kalemini alan Ebussuud Efendi, talebesinin soruyu yazdığı kâğıdın altına bir şeyler yazdı ve kâğıdı rahleye bıraktı.

Kanunî bir ara tekrar hocasının odasına uğradı. Hocası yine yerinde yoktu; ama rahlenin üzerine bırakmış olduğu kâğıdın üzerine kendi yazısı dışında bir şeylerin daha yazılmış olduğunu gördü. Merakla kâğıdı eline aldı ve okumaya başladı. Yazıyı okuyunca yüzünde bir tebessüm belirdi. Kâğıdın üst kısmında Kanunî’nin hocasına yazdığı sual vardı. Kanunî şöyle diyordu hocasına:




Meyve ağaçlarını sarınca karınca

Günah var mı karıncayı kırınca?

Hocası Ebussuud soruyu şöyle cevaplıyordu:

Yarın Hakkın divanına varınca

Süleyman’dan hakkın alır karınca.




Fransa vilayetinin kralı Fransuva, Kanuni Sultan Süleyman'dan yardım istemiş.Kanuni'de cevaben bir mektup göndermiş.İşte o mektup.



Ben ki sultanlar sultanı ,hakanlar hakanı hükümdarlara taç veren Allah'ın yer yüzündeki gölgesi Akdeniz'in ve Karadeniz'in ve Rumeli'nin ve Anadolu'nun ve Azerbaycan'ın ve Şam'ın ve Halep'in ve Mısır'ın ve Mekke'nin ve Medine'nin Ve Kudüs'ün ve bütün Arap diyarının ve Yemen'in ve nice memleketlerin sultanı ve padişahı Sultan Bayezid Han oğlu Sultan Süleyman Han oğlu Sultan Süleyman Han'ım.Sen ki Fransa vilayetinin kralı Fransuva'sın.Hükümdarların sığındığı kapıma elçinizle mektupla gönderip ülkenizi düşman istila edip şu anda hapiste olduğunuzu bildirip kurtuluşunuz konusunda bizden yardım talep ediyorsunuz.Söylediğiniz her şey dünyayı idare eden tahtımızın ayaklarına arz olunmuştur.Her şeyden haberdar oldum.Yenilmek ve hapsolunmak hayret edilecek bir şey değildir.Gönlünüzü hoş tutup üzülmeyesiniz.Böyle bir durumda atalarımız düşmanları mağlup etmek ve ülkeler fethetmek için seferden geri kalmamışlardır.Biz de atalarımızın yolundayız ve daima memleketler ve alınmaz kaleler fethetmekteyiz.Gece gündüz daima atımız eyerlenmiş ve kılıcımız belimizde kuşatılmıştır.Yüce Allah hayırlara bağışlasın.Allah'ın istediği ne ise o olsun.Bundan başka haberleri gönderdiğiniz adamınızdan öğrenebilirsiniz.Böyle Biliniz. Selim'in oğlu Süleyman..




Bu dizi filim Türkiye'den sonra,Arap ülkelerine,Balkan ülkelerine ve diğer ülkelere satılcak.Muhteşem Yüzyıl 40 ülkede yayınlanacak


Bu diziyi seyreden bu ülkeler bizim padişahlar hakkında ne düşünecekler? Osmanlı tarihi hakkında ne düşünecekler? Elbette olumsuz düşünecekler.



Filim deyip geçmeyelim. Bu tür filimler ülkemizi ve tarihimizi kötülüyor.Tarihimizi iyi bilmeyen yeni nesiller Osmanlı padişahlarından ve tarihimizden nefret edecekler.


Önce bu diziyi yayınlayan SHOW TV'ye telefon ederek,faks çekerek protesto edelim. Aynı şekilde RTÜK'ü de telefon ve faksla protesto edelim.



YUSUF AĞATÜRK (30-12-2011)

PKK TERÖRÜ NASIL BİTİRİLİR?





PKK TERÖRÜ NASIL BİTİRİLİR?


Daha önce Suriye,Irak ve İran sınırlarında tahminen genişliği enaz 50m ve 100m. olan kilometrelerce uzunlukta olan etrafı tel örgülerle çevrili mayınlı alanlar vardı.Bu alanlar temizlendi. İsrail bu topraklara 49 yıllığına kiralamak için talip oldu.


Bu mayınlı araziler temizlendikten sonra terör olayları dahada arttı.Teröristler ellerini kollarını sallayarak sınırları geçmekte operasyonlarını gerçekleştirdikten sonra tekrar komşu ülkelerdeki kamplarına dönmekteler.Ayrıca buralarda kaçakçılık dahada çoğalmıştır.


Tekrar sınır arazilerine mayınlar döşenmeli,etrafı elektirik verilerek tel örgülerle çevrilmeli.


Daha sonra Profosyonel Ordu kurulmalı.Bu ordu kurulurken gönüllülere öncelik tanınmalı.Bu askerlere çok iyi para verilmeli.


En az 2 yıl komando eğitimi almış askerlerin ve özel hareket polislerin terörün yoğun olduğu bölgelere gönderilmeli.2 veya 3 ay eğitim almış acemi askerlerle,gerilla eğitimi almış senelerdir bu dağlarda dolaşan tecrübeli teröristlerle başka türlü başedilemez.


Daha sonra yerleri belli olan Terör Kampları önce uçaklar ve helikopterlerle sadırarak yoğun bombardumana tutulmalı.Ardından bu kampların çevresine en az 500-1000 asker paraşütlerle indirilmeli. Aynı anda bu kamplara operasyon düzenlenmeli.Kamplar temizlendikten sonra.Çevredeki mağaralarda tek tek konrol edilmeli.


Biz yıllardır ne yapıyoruz?Sivrisineklerle uğraşıyor,asıl onların kaynağı olan bataklıkları yani kamplarını kurutmuyoruz. Yani yok etmiyoruz. Sınır içinde operasyon düzenleniyor, bir kaç terörist öldürülüyor. Zaman zamanda ordumuz sınırı geçiyor bir kaç kilometre ilerledikten sonra geriye dönüyorlardı.Bu arada ne derece doğru Askeriye onlarca terörist öldürüldü diyerek açıklama yapıyordu.



Askerlerimiz sınırları geçtikten sonra bir kaç kilometre gittikten sonra,tekrar gerisin geriye çekiliyordu.Amaç Türk Kamuoyunun tepkisini azaltmak. Yani kısaca göz boyamak.


Bir kere mantıklı olarak düşünmek gerekiyor kilometrelerce uzaklıkta değişik yerlere olan kamplara sınırı geçerek ulaşmak deliliktir.Bunu Askeriyede bildiği için fazla ileri gidilmeden hemen dönülmekte.


Çözüm yukardada yazdığım gibi,bu kampların etrafına iyi eğitilmiş paraşütlü birliklerin indirilerek oparasyonların gerçekleştirilmesi.



İkinci büyük hatada Medya ya davul zurnayla haber vererek opearsyon düzenlenmesi.Bu durumdan faydalanan teöristler rahatlıkla kaçmakta.Bir kısmıda ülkemizden kaçmayarak bazı mağaralara sığınmaktalar.


Bu operasyonların ağır Kış şartlarında yapılmasıda başka büyük bir hatadır.


Hakkari Çukurca Karakolu 5 kere basılmış.Diğer Karakollarda defalarca basılmış yinede hiç bir tedbir alınmamış.


Çare olarak, sınır Karakollarının yerleri değiştirilmeli.Selçuklular, Osmanlılar yüksek yerlere tepelere Kaleler yapmışlardır.Bizde böyle yerlere Kale gibi korunaklı Karakollar yapmalıyız.Her karakolda ağır silahlar olmalı.Roket atar, Bazuka top ve füze olmalı.


YAZAN: YUSUF AĞATÜRK (EKİM-2011)

ÜLKEMİZDE LİBERALİZM



ÜLKEMİZDE LİBERALİZM


Şuanda ülkemizde Liberalizm uygulanmaktadır. Liberalizme Modern Kölelik ve modern sömürgecilik diyebiliriz. Artık günümüzde emperyalist güçler genellikle sömürülerini çok gelişmiş zengin uluslararası şirketleri,holdingleri aracılığıyla bizim gibi az gelişmiş ülkelerin işletmelerini alarak yapıyorlar. Bunu yaparkende müthiş bir liberalizm propagandasıyla yapıyorlar. Medya'da ajan yazarlar,proflar ve bazı gafil yazarlar,proflar aracılığıyla yapıyorlar.



Ülkemizde liberalizm Turgut Özal tarafından başlatılmıştır. Kendisi faizci Yahudi bankası Dünya Bankasında çalıştıktan sonra ülkemize gelmiş,ANAVATAN Partisini kurmuş,diğer asıl partilerin yasak olması sebebiyle,karşısındaki partilerden biri askerlerin kurduğu,diğeri solcu parti olunca seçimi kazanmış.Ardındanda ekonomide Liberalizm başlamıştır.




Burda bir tespit daha yapmak istiyorum.Bilal Erdoğan'da faizci Yahudi Bankasında staj yapmakta. Onuda ülkemize şimdiden hazırlıyorlar. Yani geleceğin başbakanı veya Maliye Bakanı.Herhalde babasıda Cumhurbaşkanı olur.



Liberalizm konusuna geri dönelim.Daha önce yazdığım gibi propaganda sonucu ülkemizin elindeki ne kadar işletme ve fabrika var ise satıldı.Bu satılanlar %90 yabancı sermayeye satıldı.Satılmadan önce beyinler yıkandı. Denildiki: "devlet işletmeci olmaz.Devlet ekonomiden elini eteğini çekmeli.Elinde ne kadar fabrika ve işletme.banka,maden var ise satmalıdır" Böylelikle yabancıların eline geçen bu yerlerden kâr elde etmeye başladılar. Yani bire 40-50 kazanmaya başladılar.Yani bizim ülkemize bir işletmeden 1 Milyar bıraktılarsa 40-50 milyarı belki daha fazlasını ülkelerine götürdüler. Bunun anlamı şudur.Sermaye hortumculuğudur. Bu hortumculuğa çanak tutanlar ise işbirlikçi,menfaatçi hükümetlerdir.



Sermayemizi hortumlayan emperyalist ülkeleri kan emici vampirlere benzetebiliriz. Kanı ve canı alınan ülkeler belli bir zaman sonra ekonomik açıdan çökmeye başlar. Şuanda hükümet,kumarbaz mantığı ile sattığı bu işletmelerden aldığı paralarla icraatların bazılarını gerçekleştiriyorlar. Satacak işletme kalmayınca ne yapacak?Aynı kumarbazlar gibi önce eşyaları satar.Sonrada satacak eşya kalmayınca evini satar.Yani vatanı topraklarını yavaş yavaş satmaya başlar.Şuanda da müflis tüccar gibi,kumarbazlar gibi Güney Doğu toprakları Yahudilere satılmaya başlanmıştır.Akdenizde özellikle turistik bölgelerde bir çok ev ve arsa yabancılara satılmıştır. Diyorlarki ne var sattık ise.Bu evleri ve toprakları alıpta ülkelerinemi götürüyorlar? Bazı gafil Filistinli Araplarda arazilerini Yahudilere satmışlardı.Sonra ne oldu?Malum.



Asıl konumuza geri dönelim.Sermaye kaçışı ardından işsizlik haliyle artar,vergiler artar. Sermayenin büyük bir bölümü ülkemizde kalmış olsaydı o para ile hem devlet hemde özel sektör yeni iş alanları açarak,halkına yeni iş imkanları sunarlardı.Devlet rahatça sıfır faizle işletmecilere girişimcilere kredi verirdi.



Allah Resulü, nübüvvet projektörü ile 1400 seneyi aşkın bir zaman önce haber vermişti: “



Kurtçukların bir yiyecek çanağı üzerine üşüştükleri gibi, yakında dünyanın her yanından (ecnebi) topluluklar (sizi sömürmek için) üzerinize çullanacaklar” buyurdu.



Ashap: -Ey Allah'ın Resulü, o gün biz azınlıkta mı olacağız.


- Hayır, çok olacaksınız. Ancak selin beraberinde getirdiği çerçöp gibi olacaksınız ve Allah düşmanınızın kalbinden heybetinizi çıkaracak, kalbinize 'vehn'i koyacaktır.” buyurdu.


Ashap: Vehn nedir Ey Allah'ın Resulü? Vehn: Dünyayı sevmek ve ölümden hoşlanmamaktır. Buyurdu.



Bugün İslam alemi maalesef bu hali yaşıyor.


YAZAN: YUSUF AĞATÜRK (HAZİRAN 2011)

Arap ülkelerindeki ayaklanmaların arkasında hangi ülkeler var?




Arap ülkelerindeki ayaklanmaların arkasında hangi ülkeler var?




Arap ülkelerindeki ayaklanmaların ya da Arap Baharı arkasında hangi ülkeler olabilir diye düşündüm.



Bana göre, Bahreyn ve Suudi Arabistan'da Şii halkı kışkırtıp olay çıkaranlar,halkı ayakladıran ülke İran'dır.



Tunus,Mısır ve Yemen'deki olaylar spontane yani kendiliğinden gelişen olaylar gibi görünüyor.Fakat dış güçlerin parmağıda olabilir.



Libya ve Suriye'deki olayları arkasında ABD ve İsrail vardır.İsrail'in amacı kendisine düşman olan ve İranla dost olan Beşer Esad'ı devirmek ve Musul-Kerkük petrollerini boru hattıyla Suriye üzerinden kendi topraklarına getirmek.



Wesley Clark: 5 yıl içinde 7 ülkeyi ele geçireceğiz



Amerikan Ordusu Generali Wesley Clark, önümüzdeki seçimlerde ABD Başkanlığı’na aday olmayı düşünün isimlerden biri olarak ABD’nin Ortadoğu planlarını anlattı. Beş yıl içinde yedi ülkeyi ele geçireceğiz: Irak, Suriye, Lübnan, Libya, Somali, Sudan, İran…” Amerika Birleşik Devletleri Ordusu Generali General Wesley Clark,1999-Yugoslavya Savaşı sırasında NATO Avrupa Müttefik Birlikleri Başkomutanıydı. 2004’te Demokrat Parti’nin Başkan adayı olarak gösterildi. Clark “Irak’ta Yapmamız gereken şey, Amerikan gücünün diplomatik, ekonomik, legal ve askeri tüm unsurlarını kullanan bir stratejiye sahip olmaktır. Hemen şimdi bölgeye üst düzey bir diplomatik grup gönderirdim. İran ve Suriye’yle engelsiz ve önkoşulsuz müzakereler yapardım. Halihazırdaki 150 bin askeri çekmek ya da 50 bin daha göndermek dahil tüm planlarımın bilinmesine izin verirdim.” diyor.




(Kanada Merkezli Düşünce Kuruluşu Democracy Now Global Research’dan Amy Goodman’ın röportajı)



Libya'yı ilk Fransa vurdu.



Kaddafi'nin oğlu bir açıklama yapmışdı."Fransa seçimlerinde Sarkozy'ye en çok yardım eden bizdik" demişti. Bizde bir atasözü var.Besle kargayı oysun gözünü. Yine bir ata sözümüz daha var.Ayıdan post gavurdan dost olmaz.




Yılandan,akrepten dost olunurmu? Eninde sonunda seni sokar.



Haçlı Seferinin Komutanı Sarkozy



Fransız İçişleri Bakanı da koalisyon güçlerinin Libya operasyonunu "Haçlı seferi" olarak tanımladı



Libya lideri Muammer Kaddafi ve Rusya Başbakanı Vladimir Putin'den sonra Fransız İçişleri Bakanı da koalisyon güçlerinin Libya operasyonunu "Haçlı seferi" olarak adlandırdı. (BASINDAN)



Konumuz Arap ülkeleri ama eş zamanlı geliştiği için Gürcistan,Kırgızistan,Ukrayna'dan da bahsedeceğim.



Gürcistan'da karıştı. Batı yanlısı Saakaşvili'yi muhalifler devirmek istiyorlar. Muhaliflerin arkasında Rusya'nın olduğu apa açık belli.Rusya bu ülkeyi kısa bir süre işgal etmiş,fakat Saakaşvili'yi devirememişti.



Daha önce Kırgızistan'da ve Ukrayna'da karışıklık çıkarıp kendi adamlarını seçtiren Rusya'dır.



YAZAN:YUSUF AĞATÜRK (17-04-2011)







 













KADDAFİ VE LİBYA






KADDAFİ VE LİBYA




Libya Halk Sosyalist Cemahiriyesi başkanı Kaddafi megaloman(aşırı kendini beğenmiş) bir kişiliğe sahip sert mizaçlı bir insan.




Kendi halkına karşı özel olarak kurdukları birliklerle ve paralı askerlerle saldırması, zalim biri olduğunu gösteriyor.





Kendini yeri geldiğinde müslüman olarak gösteren bir insan,sosyalist arap devleti kurmuştur.İslamda ne Sosyalizm vardır ne de Kapitalizm vardır.İslam izmler üstüdür. İslamiyet ne sağdadır ne de soldadır.





Kaddafinin kendi yazdığı yeşil bir kitabı var.Bu kitap anayasa kitabı.Kaddafin herhalde kendini peygamber gibi görüyor yazdığı kitabıda kendisine gönderilen kutsal bir kitap olarak görüyor.





Müslümanların tek anayasa kitabı var o da Kuran'dır.Aslında Kuranı anayasa kitabı olarak kabul etmesi gerekiyordu.Kaddafi de sapıklardan olduğu için böyle davranması normal.





Kaddafi yıllarca ABD'ye posta koydu.ABD'yi yıllarca eleştirdi. Ne zamanki ABD gönderdiği savaş uçakları ile evini vurana kadar.Ondan sonrada sesi soluğu kesildi.





Diğer Arap ülkelerinde emperyalist ve siyonist uşağı liderler ve Krallar yıllarca kendi ülkelerini zalimce yönetmişler, geniş halk kitlelerini ezmişler ve sömürmüşlerdir.





Bu ülkelerdede oldukça yoksul insanlar bulunmaktadır. Yoksulluğun haksızlığın ve adaletsizliğin giderilmesi için,şeri bir hak düzenin kurulması için, zalimlere karşı daima mazlumları desteklemek gerekiyor.




Yaşasın zalimler için cehennem!





YAZAN: YUSUF AĞATÜRK (25-02-2011)